Doğrusu her ne kadar normal yaşantı sürecini sık sık kesintiye uğratıyor, sohbetin tadını kaçırıyor ve gün boyu kafa dinlemek için en ufak bir kaçamağa bile fırsat vermiyorsa da bu cep telefonu, harika bir icat vesselam… Nerede olursan ol, ne kadar uzakta olursan ol önemli değil, anında haber alıyor, bilgileniyor insan. 25 yıl önce kuşağımızın hayal bile edemediği harika alet…
Pazartesileri işim gereği tatil günümdür, herkes tatilini pazar günleri yaparken ben pazartesi tatil yaparım. Geceleri çok geç yattığım için tatil günleri bol bol uyurum. O gün de öyle yaptım. 12 gibi kalktım. Kurt gibi acıkmıştım. Genellikle yaptığım gibi ağır ama lezzetli bir kahvaltı yaptım. Saat iki gibi Erdem aradı:
— Baba, (Erdemle bir birimize zaman zaman böyle hitap ederiz) ne yapıyorsun?
— Kahvaltı ediyordum.
— Yeni mi uyandın?
— Evet, biliyorsun tatil günüm.
— Bu gün akşamüzeri büroya uğra, sonra eve çıkarız (Erdem’in evi ve bürosu aynı binadadır). Bir misafirimiz var.
— Kim?” diye sorduysam da : “Akşam geldiğinde görürsün. Sürpriz olsun.” deyince bayağı meraklandım; ama ısrar da etmedim.
Akşamüzeri dört gibi büroya uğradım. Kapıyı sekreteri açtı. Kendisi yoktu. Yan odada bulunan Av. Özgür’ün yanında oturdum. O gelene kadar lafladık. Erdem gelince de onun odasına geçtim. Biraz sonra Sait Aydoğmuş geldi. Sait, bizim kuşağın iyi tanıdığı, T-KDP/ KİP harekinin beyin kadrolarındandı. Diyarbakır’da olduğu halde uzun süre görüşememiştik. Onu ayrı bir yazıda tanıyacağız. Yemek saatine kadar sohbet ettik; ama hala sürpriz misafir ortada yoktu.
Nihayet kapı çaldı, Erdem karşılamak için odadan çıktı. Salondan gelen seslerden gelenin bir bayan olduğu anlaşılıyordu. Evet, sürpriz misafir bir bayandı. Uzun boylu, zarif bir bayan… İlk görüşte bir tereddüt geçirdim; ama dikkatli bakınca hemen tanıdım: Dr. Işın İşçanlı’ydı (Sevinç İşçanlı’ydı)
Sevinç, 12 Eylül öncesi Kürt kadın hareketinin önemli bir ismiydi. DDKD’nin(Devrimci Demokratik Kültür Derneği) kurucularından ve DDKAD”nin (Devrimci Demokrat Kadınlar Derneği) genel başkanıydı. DDKAD, DDKD gibi kısaca ‘’Şıvancılar’’ diye adlandırılan (T-KDP/KİP) hareketin bir legal kuruluşu olarak, Demokratik Kürt Kadın Hareketini örgütleme ve yönlendirme misyonuyla faaliyet gösteriyordu. Genel Merkezi Diyarbakır’daydı. Sevinç”in dışındaki diğer yöneticileri, hatırladığım kadarıyla: Methiye Özhal, Rahime Kesici, Gül Dağdeviren, ve Türkan Beyik’ti. Her kesimden kadınlar arasında hummalı bir çalışma yapıyorlardı. Siverek, Kozluk gibi bazı ilçelerde şubeleri vardı. O zamanlar oldukça “solcu” bazı kesimlerce tepeden bakılan ve küçümsenen; ama şimdilerde dört elle sarıldıkları “ana dille eğitim” ve “analar çocuklarınıza ana dilini öğretin” sloganlarını, Kürt tarihinde şiarlaştıran DDKAD oldu, diyebilirim. Bu şiarlar doğrultusunda yoğun bir çalışma sürdürülüyordu: kadınlara yönelik okuma yazma kursları açılıyor, kadın sorunları tartışılıyor, seminerler düzenleniyor, bildiriler dağıtılıyordu. Bazı dernek yöneticileri, 12 Eylül sonrası bu bildiri ve çalışmaları nedeniyle açılan davalardan yargılanıp uzun süre cezaevlerinde yattılar. Dernek, günün şartlarına uygun bu isabetli şiar ve çalışmalarıyla kısa sürede kitleselleşti. Dönemin sosyalist düşüncelerinin etkisinde olsa da özünde ulusalcı duygu ve düşüncelerle hareket ediyorlardı. Sevinç, yıllar sonra DDKAD’nin kuruluş ve çalışmalarıyla ilgili şunları söyleyecekti:
Pazartesileri işim gereği tatil günümdür, herkes tatilini pazar günleri yaparken ben pazartesi tatil yaparım. Geceleri çok geç yattığım için tatil günleri bol bol uyurum. O gün de öyle yaptım. 12 gibi kalktım. Kurt gibi acıkmıştım. Genellikle yaptığım gibi ağır ama lezzetli bir kahvaltı yaptım. Saat iki gibi Erdem aradı:
— Baba, (Erdemle bir birimize zaman zaman böyle hitap ederiz) ne yapıyorsun?
— Kahvaltı ediyordum.
— Yeni mi uyandın?
— Evet, biliyorsun tatil günüm.
— Bu gün akşamüzeri büroya uğra, sonra eve çıkarız (Erdem’in evi ve bürosu aynı binadadır). Bir misafirimiz var.
— Kim?” diye sorduysam da : “Akşam geldiğinde görürsün. Sürpriz olsun.” deyince bayağı meraklandım; ama ısrar da etmedim.
Akşamüzeri dört gibi büroya uğradım. Kapıyı sekreteri açtı. Kendisi yoktu. Yan odada bulunan Av. Özgür’ün yanında oturdum. O gelene kadar lafladık. Erdem gelince de onun odasına geçtim. Biraz sonra Sait Aydoğmuş geldi. Sait, bizim kuşağın iyi tanıdığı, T-KDP/ KİP harekinin beyin kadrolarındandı. Diyarbakır’da olduğu halde uzun süre görüşememiştik. Onu ayrı bir yazıda tanıyacağız. Yemek saatine kadar sohbet ettik; ama hala sürpriz misafir ortada yoktu.
Nihayet kapı çaldı, Erdem karşılamak için odadan çıktı. Salondan gelen seslerden gelenin bir bayan olduğu anlaşılıyordu. Evet, sürpriz misafir bir bayandı. Uzun boylu, zarif bir bayan… İlk görüşte bir tereddüt geçirdim; ama dikkatli bakınca hemen tanıdım: Dr. Işın İşçanlı’ydı (Sevinç İşçanlı’ydı)
Sevinç, 12 Eylül öncesi Kürt kadın hareketinin önemli bir ismiydi. DDKD’nin(Devrimci Demokratik Kültür Derneği) kurucularından ve DDKAD”nin (Devrimci Demokrat Kadınlar Derneği) genel başkanıydı. DDKAD, DDKD gibi kısaca ‘’Şıvancılar’’ diye adlandırılan (T-KDP/KİP) hareketin bir legal kuruluşu olarak, Demokratik Kürt Kadın Hareketini örgütleme ve yönlendirme misyonuyla faaliyet gösteriyordu. Genel Merkezi Diyarbakır’daydı. Sevinç”in dışındaki diğer yöneticileri, hatırladığım kadarıyla: Methiye Özhal, Rahime Kesici, Gül Dağdeviren, ve Türkan Beyik’ti. Her kesimden kadınlar arasında hummalı bir çalışma yapıyorlardı. Siverek, Kozluk gibi bazı ilçelerde şubeleri vardı. O zamanlar oldukça “solcu” bazı kesimlerce tepeden bakılan ve küçümsenen; ama şimdilerde dört elle sarıldıkları “ana dille eğitim” ve “analar çocuklarınıza ana dilini öğretin” sloganlarını, Kürt tarihinde şiarlaştıran DDKAD oldu, diyebilirim. Bu şiarlar doğrultusunda yoğun bir çalışma sürdürülüyordu: kadınlara yönelik okuma yazma kursları açılıyor, kadın sorunları tartışılıyor, seminerler düzenleniyor, bildiriler dağıtılıyordu. Bazı dernek yöneticileri, 12 Eylül sonrası bu bildiri ve çalışmaları nedeniyle açılan davalardan yargılanıp uzun süre cezaevlerinde yattılar. Dernek, günün şartlarına uygun bu isabetli şiar ve çalışmalarıyla kısa sürede kitleselleşti. Dönemin sosyalist düşüncelerinin etkisinde olsa da özünde ulusalcı duygu ve düşüncelerle hareket ediyorlardı. Sevinç, yıllar sonra DDKAD’nin kuruluş ve çalışmalarıyla ilgili şunları söyleyecekti:
Merhabalar. ben boğaziçi üniversitesinde kürt kadınları üzerine doktora yapmaktayım.bu yazının içinde geçen DDKAD ve faaliyetleriyle ilgili elinizde belge vb. birşeyler var mı diye merak ediyorum.ya da bu konuyu içine alan başka çalışmalar.
YanıtlaSilbana ulaşırsanır çok memnun olurum. şimdiden teşekkürler.
ahmet.alis@boun.edu.tr
filozofolmak@gmail.com